Vispera: Dijitalleşme ve teknoloji olmazsa olmaz
Vispera Kurucu Ortağı Aytül Erçil Perakende.org okuyucuları için merak edilen soruları cevapladı

1)Bize Vispera’dan bahsedebilir misiniz? Çalıştığı markalar? Sektörler?
Vispera’yı 2014 yılında ortağım Ceyhun Burak Akgül ile birlikte kurduk. Görüntü işleme ve makina öğrenmesi alanlarında faaliyet gösteriyoruz. Yaptığımız çalışmaların sonucunda bu teknolojilerin kullanımı ile hızlı tüketim ve perakende sektöründe bir fırsat olduğunu gördük. Raflardaki ürünlerin yerleşimi ve bulunurluğu hem perakende hem de hızlı tüketim şirketleri için önemli. Dolayısıyla buradan yola çıkarak harekete geçtik. Mobil cihazlarla çekilen resim üzerinden yapılan analizler veya perakende mağazasında yerleştirilmiş sabit kameralar üzerinden rafların 7/24 izlenmesiyle yapılan analizler olmak üzere iki ana ürünümüz var.
Halihazırda İsrail, Almanya, Hindistan, Brezilya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kazakistan gibi ülkelerin de içinde olduğu 17 ülkede hizmet veren bir Türk teknoloji şirketiyiz. Bu ülkelerde Coca Cola, Unilever, Pepsico, Carlsberg, Henkel, Reckitt Benckizer, Nobel İlaç, Bacardi, Phillip Morris gibi birçok uluslararası firma ile çalışıyoruz.
2) Perakende bir dijital dönüşümün içerisindeydi ancak Korona dönemi ve sonrası bütün firmalarda çok daha hızlı bir biçimde dijital dönüşüm gerçekleşmeye başladı. Vispera bu dönüşümde yapay görme teknolojisiyle perakende sektörüne neler katabilir?
Ürün tanıma teknolojisi üreten firmalardan birisi olarak, saha operasyonlarında kullanılan iş gücünü ve kaynakları doğru zamanda, doğru alana yönlendirerek verimliliğin artmasını sağlıyoruz. Böylece üreticilerin operasyonel maliyetlerini yüzde 12 ile yüzde 15 arasında azaltıyoruz. Saha faaliyetlerini doğru veriyle, doğru zamanda görüntülemek ve olası satış kayıplarını zamanında önlemek ise satış performansına yüzde 15 ile yüzde 18 arasında artış olarak yansıyor. Bu faydayı farklı pazar ve kanal dinamiklerinde çeşitli şekillerde görebiliyoruz. Örneğin, bir müşterimizin geleneksel kanalda ürün dağıtımı yapılan mağazalarda kapsama oranlarını yüzde 400 arttırdık. Başka bir müşterimizde ise satış ekiplerinin mağaza içinde geçirdiği süreyi yüzde 85 azalttık. Yine modern kanalda planogram uygulaması yapan bir müşterimizin planogram uyumluluğunu ve rafta bulunurluğunu artırarak satışlarında yüzde 12 artış elde ettik. Saha operasyonlarını teknolojimizi kullanarak yöneten Unilever, Reckitt Benckiser, Coca Cola İçecek ve Ülker gibi müşterilerimizle ürettiğimiz faydayı her geçen gün artıracak farklı ürün geliştirmelerimize de tüm hızıyla devam ediyoruz.
Perakendeci açısından baktığımızda ise bu teknoloji; mağazalarında müşteri trafiğini takip etmek, raflardaki ürünlerin akış hızını mağaza ve raf özelinde görüntülemek, raf diziliminin optimizasyonunu yapabilmek, değerli raflarını anlık ve gerçek zamanlı takip edebilmek gibi türlü faydalar sağlıyor. Rekabetin gitgide arttığı ve tüketici davranışlarının hızla değiştiği bu günlerde, geleneksel perakendenin hayatta kalabilmesi ve karlılığını sürdürebilmesi için her alanda dijitalleşme ve teknoloji uygulamalarının olmazsa olmaz olduğunu düşünüyorum. Perakendecilere özel geliştirdiğimiz sabit kamera çözümümüz sayesinde depolarda yer alan ama rafta bulunmayan ürünleri gerçek zamanlı görüp aksiyon alarak, yüzde 30 oranında olası satış kaybının önüne geçiyoruz. Bu fayda, perakendecinin yanı sıra sektördeki üretimden dağıtıma diğer oyuncuları da içine alarak bütüncül bir faydaya dönüşüyor.
3)Korona sonrası “Yeni normal” sizce nasıl olacak? Vispera bu konuda neleri ön görebiliyor?
COVID-19 sonrasında Endüstri 4.0 ile en çok ivmelenen endüstrilerden birinin hızlı tüketim ve perakende olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Endüstri 4.0 kavramı altındaki 4 başlıktan biri olan bağlantılı tedarikçiler, uçtan uca gerçek zamanlı tedarik zinciri yönetimi açısından en çok katma değer yaratılabilecek konu olarak önümüze geliyor.
COVID-19 sağlık krizinin tetiklediği ekonomik kriz ile ‘click and collect’, BOPIS – Buy online, pick up in store’, mağazadan sevkiyat gibi uygulamaların hayata geçmesi çok hızlandı. İçinde bulunduğumuz bu durum, bizlere sistemlerin işlemeye devam edebilmesi için insan gücüne bağlılığın en aza indirilmesi ve teknolojinin ise her alanda devreye girmesi gerektiğini gösteriyor. Perakende sektöründe teknolojinin hem tüketim hem üretim tarafında çok etkili olduğunu ve özellikle kriz dönemlerinde kurtarıcı rol oynadığını görüyoruz.
B2B firmaları, artan müşteri beklentilerini karşılayabilmeleri ve daha iyi bir tatmin deneyimi sunabilmeleri için stoklarının yerlerini geleneksel dağıtım merkezlerinin ötesine genişletiyor. Gittikçe artan küçük marketlerin sayısı, bu marketleri aynı zamanda stok alanı olarak da kullanma zorunluluğunu getiriyor. BOPIS gibi uygulamaları sunmak ve mağazadan maliyet etkin bir şekilde göndermek için tüm dağıtım merkezlerinde ve mağazalarda doğru stok sayılarını görmek gerekiyor. Gerçek zamanlı envanter doğruluğu olmadan aşırı satış yapma, satış kaybetme veya acele sevkiyat ücretlerine maruz kalma riskiyle karşı karşıya kalınabiliyor.
Tedarik zincirinin son halkası olan mağazalarda ve raflarda ürün takibinin insan gücüne bağlılığını en aza indirdiği için iş gücünün pahalı olduğu, ekonomisi gelişmiş ancak perakende pazarının doyuma ulaştığı coğrafyalarda maliyetleri azaltmak, gelişmekte olan pazarlarda ise satış performansını artırmak ve pazarda farklılaşmak adına teknolojimizin ilk başvurulan çözümlerden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
4)Coronavirus döneminde raf yönetiminin dijital olarak takip edilmesinin önemi çok daha iyi anlaşıldı, yaşanan teknolojik gelişmeler bütün bu durumu bambaşka bir boyuta taşımışa benziyor. Özellikle bu pandemi döneminde yapay görme gibi teknolojilerde bir artışı söz konusu oldu mu?
COVID-19 sağlık krizinin tetiklediği ekonomik kriz ile ‘click and collect’, BOPIS – Buy online, pick up in store’, mağazadan sevkiyat gibi uygulamaların hayata geçmesi çok hızlandı. İçinde bulunduğumuz bu durum, bizlere sistemlerin işlemeye devam edebilmesi için insan gücüne bağlılığın en aza indirilmesi ve teknolojinin ise her alanda devreye girmesi gerektiğini gösteriyor. Pandemi döneminde hem mağazalar hem de e-ticaret devleri, envanter yönetiminden tedarik zincirinin bozulmasına kadar çok sayıda sorun ile karşılaştı. İş gücü sıkıntısı nedeniyle stok yönetimi, raf denetimi, raf ikmal problemleri meydana geldi.
Gittikçe artan küçük marketlerin sayısı, bu marketleri aynı zamanda stok alanı olarak da kullanma zorunluluğunu getiriyor. BOPIS gibi uygulamaları sunmak ve mağazadan maliyet etkin bir şekilde göndermek için tüm dağıtım merkezlerinde ve mağazalarda doğru stok sayılarını görmek gerekiyor. Gerçek zamanlı envanter doğruluğu olmadan, perakende şirketleri aşırı satış yapma, satış kaybetme veya acele sevkiyat ücretlerine maruz kalma riskiyle karşı karşıya kalabilir.
Bu dönemde yaşanan sorunlar, perakende sektörüne dijitalleşmenin, hızlı karar verme araçlarının ve veri analitiğinin önemini gösterdi. Perakende sektöründe teknolojinin hem tüketim hem üretim tarafında çok etkili olduğunu ve özellikle kriz dönemlerinde kurtarıcı rol oynadığını bir kez daha görmüş olduk. Yapay görme teknolojileri de bu konuda en fazla katma değer sağlayan teknolojilerden biri.
Küresel perakendeciler ve tedarikçiler, ortaya çıkan ihtiyaçlara ve eğilimlere cevap verecek ve mevcut koronavirüs salgını gibi öngörülemeyen olaylar için arz ve taleplerini optimize edecek yeni bir mekanizmaya ihtiyaç duymaktadır.
5) Tüketicilerin bir mağazaya girdiğine en çok vakit geçirdikleri alanlar nereler? Özellikle bu pandemi döneminde farklı alanlarda bir artış gözlemlediniz mi? Tüketicilerin davranışlarında bir farklılık oldu mu?
COVID-19, birçok alışveriş davranışlarını ve modellerini tamamen değiştirdi. Birçok tüketici, öngöremedikleri ihtiyaç durumu nedeniyle bazı temel gıda ve malları stoklamak zorunda kaldığı için aniden ürünlerin stok dışı olması gibi sorunlarla karşılaştı.
Pandemi dönemi sonrasında da gelirlerin kategorilere göre payının ciddi bir şekilde kayacağını düşünüyorum. Temel ihtiyaç kategorilerinde artış olacak, daha lüks veya çok gerekli olmayan kategorilerde azalma olabilecek. Pandemi döneminde temizlik ürünleri, temel gıda ürünleri en fazla artış gösteren ürünler olarak dikkat çekiyor. Birçok ülkede temizlik ürünlerine olan talepteki artışların yüzde 600 seviyelerine ulaştığını görmekteyiz. Ayrıca sağlıklı gıdalara olan talepte de ciddi artış olduğunu gözlemlemekteyiz.
6) Coronavirüs dönemindeki belirsizlikler tüketici davranışlarını değiştirdi. Sizce bu değişimler Perakende sektöründe ne tür kalıcı etkiler yaratacak?
COVID-19 döneminde en çok etkilenen sektörlerden biri de perakende oldu. Sektörün birçok dinamiği bu günlerde değişim sürecinde. Aslında uzun vadede kriz yoluyla edinilen tüketim alışkanlıklarını gelecekte de görebileceğimizi öngörüyoruz. Normalde tüketim davranışı alışkanlığa dayalı ve alışkanlık da bozması zor olan bir şey ama bu tür yoğun olumsuz duygulara neden olan COVID-19, alışkanlığı bozabilecek bir örnek. Bu konuda birçok araştırmalar yapılmaya başlandı ve tüketicilerin yarısından fazlasının, yeni alışveriş davranışlarını gelecekte değiştireceği görüldü. Sadece yüzde 4’ü, tüketicilerin pandemi sonrasında davranışlarının değişmeyeceğini söylemiş, yani çok ciddi bir oran değişeceğini söylüyor.
Kısa vadede insanlar evden daha çok alışveriş yaptıkları için kalabalık alışveriş yerinden kaçınıp elektronik ticarete daha ağırlık verecekler ama mağazaların da uzun vadede bitmeyeceğini düşünüyorum. Çünkü fiziksel perakendede yaşanan deneyimler var. Mağazalar sadece satış noktaları olarak değil, farklı deyimler sunarak çevrimiçi ve çevrimdışı dünyaları da birbirine bağlıyor.
6) Orta ve uzun vadeli hedefleriniz nelerdir?
Yüzde 90’ı Koç Holding’ten ve yüzde 10’u da Inventram’dan olmak üzere yakın zamanda aldığımız yatırım ile tüm dünyada faaliyet gösterme hedefimize yönelik oldukça önemli adımlar atacağız. Satış ve müşteri destek ekiplerimizi büyütmek, farklı bölgelerde ofisler açmak ilk hedeflerimiz. İnovatif yeni ürünler geliştirmek bizim DNA’mızın temeli olduğu için Ar-Ge ekibimizi güçlendirmek de planlarımız arasında yer alıyor.