Sayısal güç mü? Etkin güç mü?

Yüzeysel amaçlar, yüzeysel sonuçlar doğurur. Hun İmparatoru Atilla

Daha çok mağaza açarak yaygınlaşmak elbette rekabetin ve buna paralel büyümenin, büyüme zorunluluğunun yadsınamaz bir gerçeği, gerekliliği. Hem de ne gerçek. Uğruna heba olan mağazalar derseniz, diz boyu. Harcananlar derseniz onu bilemem?Öncelikli olarak büyümeye paralel doğallıkla maliyetler de bir o kadar artıyor. Enerji, insan kaynakları ile kira giderleri bunların içerisinde hemen akla gelenler. Enerji için özelleşme çözümleri ve yapılan anlaşmalarla bir nebze kontrol edilmeye çalışılıyor ancak sonuçta bu bir tarife meselesi. Peki, tahsilat kayıpları genele fatura edilirse ve bu genelleme içerisinde mağazalar yer alacak mı? Bilmiyorum. Konutların yer alacağına dair bir haber ise yayınlandı. Enerji maliyetleri kaçınılmaz olarak artarken, sektör anlaşmalar ve daha planlı ekipman yatırımlarıyla işi kontrol altında tutmaya çalışıyor. Kaçınılmaz maliyetlerden bir başkası ise personel giderleri. Birçok nokta öncelikle sayısal olarak mağaza içi istihdamı tamamlama yoluna gidiyor. Bu doğru ve gerekli bir karar ancak, nitelikli çalışan sayısının bu ekip içindeki oranı ise göz ardı edilmemesi gereken konuların başında yer alıyor. Hemen maaşlarla başlamadığımın farkındayım bu konuya. Çünkü bu gün daha iyileştirilmiş ücretlerle yapılan çalışmalar var. Konuya dair akla gelen bir örnek ise; asgari ücretin bir miktar üzerinde bir ücretle yeni başlayan kişiyi istihdam etmek oluyor. Artık sadece biz iş başı yaptırdığımızda sigortayı başlatıyoruz uygulaması yerleşmiş bir uygulama olduğundan tek başına yeterince büyük bir anlam ifade etmiyor. Zaten organize perakende de bu standart bir uygulama olarak yer alıyor ve almalı da. Gerek ücret skalası gerekse de diğer gereksinimleri sağlanmış çalışanlara sahip olmaya çalışılıyor.Çeşitli motivasyon ve eğitim programları ile daha bilinçli ve mesleğine bağımlı kişi istihdamı yakalanmaya çalışılıyor. Amaç ise; mutlu çalışanların müşterileri daha fazla mutlu etmeye çalışmaları şeklinde.Lokasyon, lokasyon ve lokasyon der bir perakende sözü. Bu bağlamda lokasyon bulmanın zorluğu ve işletme giderleri içerisinde kira payı da önemli kalemlerin içerisinde yer almaya devam ediyor ve edecek. Sayısal olarak gücü artırmaktan tutun olmak istediğiniz bölgede yer almaya dek uzanan zorlu ve maliyetli bir çizgi bu. Stratejik olarak saptanan ve analiz edilen yerlerin doğruluğunun, yatırımın geri dönüşünü hızlandırdığı bir sır değil.Olmadı satarız mı? Orası biraz kumar bugün! Bazı zincirler mağazaları ayıklayarak teklif veriyor, tümüne değil! Tümünü satamayanın da elinde kalan yerlerin riski daha da büyüyeceğinden satış çıkmaza girebiliyor. İyisi mi, satmayacakmış gibi yatırım yapmak ama satış için de iştah kabartan bir konumda olmak gerek derim. Ancak bu noktaya gelmenin zorluğunu da göz ardı etmeden tabii. Mağazaları geliştirmek ve lokasyon değerini artırmak önemli bir nokta bu konuda! Örneğin; Migros ve Tansaş satışında isim strateji gereği yerinde kaldı. Gimada ise kaldırıldı. Şokta ne olacak, göreceğiz. Yerel zincir satışlarında ise tabela genelde hemen değiştiriliyor. Evet, sayısal güç mü? Etkin güç mü? Sayısal üstünlüğün sadece mağaza sayısında olmadığı bilinciyle hareket eden perakendecilerin ederi ile aldıkları talepler ortada. Ya da en azından belli çevrelerce biliniyor. Uyumla ilgili yayınlanan haberi buna örnek gösterebilirim. Hem halka arzı başardı hem de ilgi odağı olmaya devam ediyor. Sahi kaç mağazası var dersiniz? Ancak birçok işletmede, etkinliği sağlamanın kriterlerinin alt yapı ve gerekli gereksinimlerden yoksun olarak uzun vadede sağlanamadığı ve korunamadığı ise gerçek! Bu konunun da bilinen ve hatırlanan örnekleri var.Zor ve uzun bir yarış bu üstelik bitmeyen bir yarış. Etap kazanmak elbette önemli ama tek başına kazandırmaya yetmiyor!Bu nedenle belli başlı perakende zincirleri için mağaza sayısından çok etkinlik ve verimliğin giderek ön plana çıktığı bir süreç yaşanıyor. Kaç mağazası var sözü yerini sanırım, onları biliyor ve izliyoruz, iyi çalışmalar yapıyorlar ile yer değiştireli uzun bir zaman oldu. Bunu başarmak isteyip de belli olanaksızlıklardan dolayı yapamayanlara elbette bir şey diyemeyiz. Ancak bilip ve halen görmezden gelenler ise sadece sayıları sorarak güç gösterisinde bulunmaya devam ediyorlar. Ne diyelim? En iyisi bir atasözü ile bitirelim. At binenin, kılıç kuşananın.