Köpekbalıkları ile balık tutmak

İnsan zihni bir kez yeni bir fikre uzandı mı, artık bir daha eski boyutlarına dönmez. O. W. Holmes

Herkesin bildiği malum bir balık avlama hikâyesi vardır. Pekine giderken karşılaştığı nehirde balık tutan adamdan, balık isteyen kişinin hikâyesi... Sonuçta, balık tutmayı öğrenmenin gerekliliği öğretisiyle biter bu konu. İşe de yarar. Bir süre önce üst düzey yönetici bir yakınımdan aldığım mail, bana yukarıda özetlediğim öyküyü anımsattı. Yenisini de öncelikle sizlere aktarayım istedim. Japon Balıkçıların FelsefeleriJaponlar taze balığı hep çok sevmişlerdir. Fakat Japonya sahillerinde bol balık bulmak mümkün olmamaktadır.Balıkçılar, Japon nüfusu doyurabilmek için daha büyük tekneler yaptırıp, daha uzaklara açılabilmişlerdir. Balık için uzaklara gidildikçe, geri dönmesi de daha çok vakit alır olmuştur.Dönüş bir iki günden daha fazla uzarsa, tutulan balıkların da tazeliği kaybolmaktadır.Japonlar tazeliği kaybolmuş balığın lezzetini sevmemişlerdir. Bu problemi çözebilmek için balıkçılar teknelerine soğuk hava depoları kurdurmuşlardır. Böylece istedikleri kadar uzağa gidip, tuttuklarını da soğuk hava depolarında dondurulmuş olarak saklayabileceklerdi. Ancak Japon halkı taze ile donmuş balık arasındaki lezzet farkını hissedebiliyordu. Balıkçılar bu defa teknelerine balık akvaryumları yaptırdılar.Balıklar içeride biraz fazla sıkışacaklardı, hatta birbirlerine çarpa çarpa, biraz da sersemleyeceklerdi ama yine de canlı kalabileceklerdi. Japon halkı canlı olmasına rağmen bu balıkların da lezzet farkını anlayabiliyorlardı. Hareketsiz, uyuşmuş vaziyette günlerce yol gelen balığın canlı, diri hareketli taze balığa göre lezzeti yine de etkilenmişti. Balıkçılar ne yapacak da Japonyaya taze lezzetli balığı getirebileceklerdi?Siz olsaydınız ne yapardınız?Hedeflerinize ulaşır ulaşmaz, mesela mükemmel bir eş buldunuz veya çok başarılı bir firmaya girdiniz, terfi ettiniz? Lotoda büyük ikramiyeyi kazananlar parayı savurmaya başlamaz mı? Japonların taze balık probleminde olduğu gibi çözüm aslında basittir. 1950lerde L.Ron Hubbartın gözlemlediği üzere, insanoğlu ancak hırs içinde bulunursa anormal çabalar sarf eder. Ne kadar akıllı, uzman, inatçı iseniz iyi bir problemle uğraşmaktan o kadar zevk alırsınız. Problem sizi ne kadar zorluyorsa ve siz onu adım adım çözebiliyorsanız, bundan da o derece mutluluk duyarsınız, enerji dolu, canlı ve ayakta kalırsınız. Japonlar da balıkları yine teknelerdeki akvaryumlarda tuttular, ancak içine küçük bir de köpekbalığı attılar. Bir miktar balık köpekbalığı tarafından yutulmuştu ama geride kalanlar son derece hareketli ve taze kalabilmişlerdi. Buradan da görüleceği üzere problemlerden uzaklaşmaktansa içine atlamak, boğuşmak ve onları yenmek gerekir. Problemimiz çok ve çeşitli olabilir.Beyninize bir köpekbalığı atın ve nelere ulaşabileceğinizi o zaman görünYukarıdaki süreci perakendede uygulamak olası... Uygulanıyor da zaten. Her geçen gün daha yeni çözümlere ve belki de daha çok köpekbalıklarına ihtiyacımız oluyor. Yeter ki uygun çözümler için uygun hamleler yapılabilsin. Perakende, taze balık getirme probleminde olduğu gibi birçok örnekle karşılaştı ve çözdü. Çözenleri ve çözüm üretenleri günümüzde bilmek eskiye göre daha olası. Ancak yukarıdaki örnekte olduğu gibi, doğru çözüm önerileri ve doğru analizler yapmak kaydıyla. Çünkü günümüz perakendeciliğinin gereksinimleri de bu formatta seyir ediyor. Bugün sektörde yapılan onlarca çalışma ve bir o kadar da düşünce ve fikir tartışması yaşanıyor. Farklı kurum ve kuruluşlar yer alıyor bunların içerisinde. Amaç pazar payını artırmak, masrafları kısmak, verimliliği yükseltmek, personel sayısını ve maliyetini belirli ölçülerde tutabilmek, genel giderlerin oranı, fireler, imhalar v.s... Daha yazabilirim ve sizler de ekleyebilirsiniz. Sonuç olarak, salt kopyala yapıştır yerine, bir felsefeye sahip ve bu bağlamda gerekli stratejilerini geliştiren kurum ve kuruluşların giderek yaygınlaştığı ve yaygınlaşmak zorunda olduğu bir sektördeyiz. Sonuçta, halen herkes balığa çıkıyor ama dönenlerin bazılarının ambarları ve mürettebatları farklı. Bu farklar çok açılırsa sanırım balinalara bile ihtiyacımız olacak.