Habif Mimarlık’ın harcında 3 ana madde var!
Estetik kaygı ve güzel tasarım fikri insanoğlunun var olduğu andan itibaren büyük öneme sahip olmuştur. Bu minvalde de ünlü mimarlar, büyük mimarlık şirketleri hem çağa hem de yaşam alanlarına önemli imzalar atarak daha estetik bir yaşam döngüsüne olanak sağlıyor. Habif Mimarlık da dokunduğu alanlara kendi imzasını bırakan, projelerine bir takım halinde zamansız ve fonksiyonel odaklı düşünerek kendi yorumunu katıyor. Birçok perakende noktasına da özel projeler hazırlayan Habif Mimarlık’ın Kurucusu Hakan Habif’le Perakende.org olarak önemli bir röportaja imza attık

Röportaj: Onur KAYA
Habif Mimarlık’ın yapı taşlarını öğrenebilir miyiz? Yol hikâyenizden bahsedebilir misiniz?
Habif Mimarlık olarak 2005 yılında, 8 senelik bir deneyimden sonra kurulmuş, mimari ve iç mimari alanlarında hizmet veren bir firmayız. Bu yola çıkarken, edindiğimiz deneyimler ışığında, kuruluş aşamasından itibaren bir kaç önemli noktaya fazlası ile özen gösterdik ve hala özen göstermeye devam ediyoruz. Bunlar kısaca; tasarım anlamında “Zamansız” olabilmek, “Fonksiyon” odaklı düşünmek ve de “Takım” olarak hareket edebilmek. Zamansız olabilmenin bizler için ne anlama geldiğine de çok kısa olarak değinmek isteriz. Prensip olarak, tasarımlarımızda dünden gelen, bugün olan ve gelecekte da var olacak malzeme ve renkleri tercih ediyor, kullandığımız malzemeleri olabildiğince en doğal halleri ile kullanmaya özen gösteriyoruz. Fonksiyon odaklı tasarım yapıyoruz, çünkü her ne olursa olsun bizler için fonksiyon ve işlev her şeyden önce geliyor. Senelerin bize öğrettiği en önemli olgu da, özellikle bizim yaptığımız işte “Takım” olabilmek başarıyı getiren en önemli faktör. Bu üç kelimeyi şirketimizi oluşturan 3 ana yapı taşı olarak söyleyebiliriz.
2018 yılı Türkiye için zor geçti ve 2019 yılında da yine bazı sıkıntılar yaşanmakta. Sizler bu süreçlerden nasıl etkilendiniz? 2019 yılı nasıl başladı?
2018 -2019 hatta ve hatta 2020 ülkemiz için ekonomik anlamda zor seneler olmakla beraber, bir Türkiye gerçeği olarak; işinizi hakkı ile yaptığınız sürece bu tip geçici krizler de minimum hasar ve hatta hasarsız geçme imkânınız oluyor. Biz prensipte firma olarak 2017 yılında bu ekonomik küçülmeyi öngörmüş ve pozisyonumuzu bu öngörülere göre almıştık. Dolayısı ile bu fırtınalı günlere biraz olsun hazırlıklı girmiştik. 2019 yılı aslına bakıldığında bizim için gayet tatminkar geçiyor diyebiliriz. Her ne olursa olsun biz ekip olarak mimarlardan oluşuyoruz ve bu ekonomi işlerini biraz daha romantik ve pozitif karşılayabiliyoruz. Sonuçta estetik kaygılar bizler için ekonomik kaygılardan önde geliyor.
Estetik kaygı ve güzellik algısı her çağda/dönemde başkalık gösterse de hep büyük bir öneme sahip olmuştur. Habif Mimarlık çağın gereklilikleri konusunu nasıl takip ediyor?
Yazımızın başında üzerine basarak ifade etmeye çalıştığımız gibi, bizim için fonksiyon oldukça önemli. Yani tasarımlarımızın odağında daima insan var. Tasarladığımız yeri devamlı bir makineye benzetiyor ve her parçası ile en ince detayına kadar ilgilenmeye gayret ediyoruz. Sonuçta tasarladığımız yerlerin ana kullanıcıları hep insan oluyor ve bizim makinemizin eksiksiz ve sürekli çalışması gerekiyor. Tasarladığımız mekan zaman geliyor perakende sektöründe oluyor, gün geliyor bir konut oluyor, ofis oluyor ama değişmeyen tek şey hepsinin odağında insan oluyor. Bizlerin görevi o insanları o mekânların içerisinde, işlevlerine uygun şekilde sorunsuz kullanımlarını sağlamak.
Perakende sektörüne hizmet sunan noktalarda da imzalarınız var. Perakende sektörüne hizmet verirken öncelikleriniz neler oluyor?
İyi tasarlanmış bir perakende mekanı deyince bizim aklımıza ilk önce gelen kelime aslında “Ulaşılabilirlik” oluyor. Bunu çok kısa özetlemek gerekirse, perakende mekanı, 3 farklı olguyu bir araya getiriyor; “Tüketici, Satıcı ve Ürün.” Ana fikir, ürünün beğenilip, satıcı yardımı ile tüketici tarafından alınabilmesini sağlamak. Mekanın amacı da buna yardımcı olmak. Kurgulanan mekanın bundan daha fazla veya daha az bir görevi olmaması gerek. İşte burada “Ulaşılabilirlik” dediğimizde, tüketicinin ürüne, ürünün tüketiciye çekinmeden, zorlanmadan rahatça ulaşabilmesi ve bu süreç içinde de satıcının tüm bu olanlara hakim olabilmesi gerekiyor. Burada tüketici istekleri ve davranışları çok büyük önem kazanıyor. Bu davranış ve alışkanlıklar aslında kuşak ve jenerasyonlar ile epey değişiklikler gösteriyor. Biz bu konu da kendimizi diri ve zinde tutabilmek adına genç jenerasyonlar ile üniversitelerde ve seminerler de sık sık bir araya geliyor ve bir nevi kendimizi güncelliyoruz. Özyeğin Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Haliç üniversitesi ile olabildiğince ortak programlar düzenliyor ve genç arkadaşlarımızla bir araya geliyoruz.
Mimaride estetik kaygı sanıyorum ki Türkiye’de biraz eksik kalabiliyor. Bu gerek globali etkin bir şekilde takip etmemekten ya da pahalılıktan da geçiyor sanırım. Sizce Türkiye’nin mimari projelere bakış açısındaki en büyük eksiklik nedir?
Son 20-30 yılda her ne kadar Türk mimarisi ileri gitse de, maddi kaygılar, yasal düzenlemelerdeki gelgitler nedeniyle hak ettiği yerde maalesef hâlâ değil. Biz mimarlar bu nedenle büyük sorumluluk taşıyoruz. Kimi zaman estetik kaygılara, kimi zaman maddi kaygılara, kimi zaman imar kaynaklı yasal kaygılara süreç içerisinde hep yenik düştük. Gerçekten şöyle bir düşündüğümüzde, bize geçmişten hatırı sayılır bir mimari miras kaldı ama biz geleceğe acaba bir miras bırakabiliyor muyuz? Kalan mirası korumaktan başka acaba üzerine bir şey ekleyememek bizlerin kabahati değil mi?
Habif Mimarlık’ın gelecek planlarından bahsedebilir misiniz? 5 yıl sonra nerede olmayı hedefliyorsunuz?
Habif Mimarlık olarak bir yandan 2020’li yıllara hazırlanmaya devam ediyoruz. Firma olarak 6 kişilik bir yönetici mimar kadrosu ile 7 senedir beraberiz ve işlerimizin yoğunluğuna göre bu 6 kişilik ekip etrafında gerektiği şekilde büyüyüp, küçülebilen esnek bir yapıya sahibiz. Ana amacımız efsane takım dediğimiz bu 6 kişiyi koruyup, her birini uzman olduğu alanda daha da geliştirip, bugüne kadar verdiğimiz hizmet kalitesini arttırarak devam ettirmek. Tabii bu söylediklerimiz yapmak istiyoruz deyince olmuyor maalesef; çok çalışmak, araştırmak, imkânlar çerçevesinde gezmek ve görmekten geçiyor. Bildiğimiz şey, bizi olduğumuz yere, inandığımız değerler ile bu takım getirdi ve daha ileri de yine bu takım götürecektir.