Marka benim ve YZB 2014

Yerel Zincirler Buluşuyor (YZB) geleneksel bir beklenti. Hepimiz boy gösteriyoruz bir şekilde. Konferans filan, aslında neredeyse ikinci plana kalıyor. Dostlar birbirini yeniden görüp ‘merhaba’ diyebiliyor. ‘Basit’ olarak düşünmeyin bu sözümü ve hatta ‘eleştiri’ olarak da kabul etmeyin. Bravo… Çünkü günümüzde bir araya gelebilmek de büyük meziyet.

Yıllar öncesinden Henry Ford ne diyor:
- “Bir araya gelmek bir başlangıçtır. Beraberliği sürdürmek bir ilerleme... Beraber çalışmaksa, gerçek başarıdır.”
Eee! Az kalmış demek ki; ilerlenecek daha, önümüzde çok yol var.
Aşılması gereken öyle çok engel var ki, say say bitmez.
Beraber çalışmayı öğrenme çabaları olumlu sonuç verdiğinde de, ‘başarı’ yakanızı bırakmayacak.
Eminim…
- Durmak yok, yola devam!

Dostunuz fısıldıyor
Açık açık söyledim hep.
Uyardım sektörün bileşenlerini:
- Sadece büyümeye odaklanmayın!
Çünkü bu büyümelerin sonucunda, hiç söylemediğiniz ve hatta çekindiğiniz giderlerin de büyüme meselesi var ki; ne büyük derdiniz.
Biliyorum…
Nasıl kısılacak giderler?
Elbette ciro artışları ile ama gider paylarının, toplamdaki yerinin, sürekli düşmesi şartıyla.
Yöntem?
Kim bulmuş ki…
Fakat; bilin ki bu güne dek yaptıklarınızı yapmamak en önemli kriter.
Zaten;
‘her seferinde aynı şeyleri yapıp, farklı sonuç beklemek delilik’ demiyorlar mı?
- Deli misiniz siz?

Marka benim
İyi de size bir sürü örnek verip, marka tanımlamasını filan mı yapayım şimdi?
Herkesin diline pelesenk olmuş bu sözcük.
3’üncü binyılın en önemli uğraşlarından biri…
‘Güç kimdeyse, marka da o’ şeklinde anlatılıyor her örnek.
Güçten ve akıldan haber verin siz…
Ve valla kendiniz ve firmanız için ne düşünürseniz düşünün.
Kararı, ‘kral’ dediğimiz tüketici-niz veriyor.
Diyor ki:
- İstediğin kadar markayım de dur… Benim beklentilerimi karşıladığın sürece, markam sensin. Fayda/fiyat ilişkisinde, daha iyisini bulursam da, hiç kusura bakma; yeni markam odur.
Ha’di tiraz edin; direnin hatta ‘marka benim’ diye…
Sözüm meclise gelsin o zaman:
- Markalar bir adım öne…