Bir buluşmanın ardından
“Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil” Fuzuli
Yerel zincirler, “Dönüşümü Başlat Geleceği Kazan” sloganı altında yeniden buluştu. Artık gelenekselleşen bu buluşmaların heyecanı önceden başlıyor ve bitiminden sonrada bir sonrakinin planlaması ile devam ediyor. Amacım konferansın bir kritiğini veya övgüsünü yapmak değil. Birkaç noktaya dikkat çekmek istiyorum öncelikle.
Yerel zincir buluşmaları oldukça büyük bir çalışma gerektiren ve oldukça da pahalı bir organizasyon. Her yıl, bir öncekinden daha iyi olması için çalışılan bir buluşma. Öncelikle tüm emeği geçenleri kutluyorum.
İlk olarak dikkat çekmek istediğim konu, biraz da sondan başlamak olacak ama Perakendenin En Başarılı Fikirleri bölümü. Bu ödülü almak için birçok bölgeden onlarca firma projelerini gönderiyor. Sunulan çalışmalar jüri tarafından değerlendiriliyor ve her kategoride ödül kazananların ödülleri de sahnede takdim ediliyor. Türkiye Perakendeciler Federasyonu Genel Koordinatörü Gurbet Altay’ın da bu konuda hakkını teslim etmek gerek, bu sunum adeta onunla özdeşleşti benim nazarımda.
Önerilerime gelince, ağırlıklı olarak iki noktaya dikkat çekmek istiyorum. Birincisi, kazanan projeler hakkındaki bilgi biraz daha detaylı verilebilir. Ödülü alan firmanın projesi kısaca gösterilebilir. İki gün süren bir konferansta bu bölüme ve içeriklerine biraz daha fazla zaman ayrılabileceği kanaatindeyim. Kazanan firmaların hangi dalda bu ödülü aldıkları elbette belirtiliyor ama kazanan projenin konusunun biraz açılmasının bir sonraki yılda buna katılmak isteyenlere daha fazla ışık tutabileceğini düşünüyorum.
İkinci konu da, en azından her bir kategoriye katılan ya da finale kalan firmaların isimlerinin geçmesinin de onlar için bir tür motivasyon veya isimlerini duyurma fırsatı vereceğini düşünüyorum.
Çünkü katılımcı firmaların profesyonelleri jüri karşısına çıkıp yapıyorlar sunumlarını. Kısaca katılan firmaların isimleri ve projeleri ana başlıklar altında verilebilir. Perakendenin En Başarılı Fikirleri açıklanmadan önce, beklenti ve heyecan salonda adeta elle tutulabilir bir hale geliyor. Üstelik de önceki oturumdan daha fazla geri dönüş sağlıyor salona ama bu da başka bir konu.
Şimdide biraz başa dönelim. Wal–Mart Etkisi adlı kitabın yazarı Charles Fishman ikinci kez geldi ülkemize. Konu Wal–Mart olunca, iş doğallıkla rakamlarla başlayıp rakamlarla bitiyor. Yayınlandığında kitabı ben de ilgiyle okudum. Dünyanın en büyük perakende zinciri ile ilgili bilgiler elbette ki ilgi çekici oluyor. Üstelikte Wal–Mart yıllardır birinciliği diğer firmalara kaptırmamış bir kuruluş. Hal böyle olunca ve üstelik de zaman zaman ülkemize gelip gelmeyeceği çokça tartışılmış bir zincir olunca konu hep gündemdeki yerini koruyor doğal olarak. Peki, ülkemize gelir mi? Bu soruyu sorduğumda iki tür yanıt alıyorum genellikle. İlki “geleceği varsa göreceği de var” cevabını içeriyor. İkincisi ise “bu çapta bir oyuncu gelir de, bir de işi tutturursa işler iyicene karışır” cevabını veriyor. Bir anket yapmadım elbette ancak sorduğum bazı kişilerin ağırlıklı olarak yanıtı bu merkezde. Bana sorarsanız bu vadede böyle bir yatırım beklemiyorum. Ancak çok iştah kabartan bir satış konuyu tetikleyebilir mi? Bekleyip göreceğiz. Gelelim benim bu merkezde Charles Fishman’ı dinlerken aklıma gelen ikinci önerime.
Amerika’dan Wal–Mart ile rekabeti yaşamış ve/veya halen rekabet eden bir şirketin eski ya da yeni bir üst düzey yöneticisi davet edilebilir mi? Farklı bir akış açısının anlatılması açısından da örnek alma açısından bakıldığında da ilgi çekici ve yararlı olabileceği düşüncesindeyim. Bu konu yalnızca Amerika ile sınırlı kalmayabilir, başka bir ülkeden de bu tanıma uyan biri olabilir. Sonuçta konu Wal–Mart ise başka ülkelerde de yatırımları var. Fishman’ı dinlerken düşündüğüm konu bu oldu ve sonuçta ben de bu düşüncemi paylaşıyorum.
Evet, perakende devam edenleriyle, yeni konferanslarla, farklı organizasyonlarla tanışırken yapılacak birçok şey var ve olmaya da devam edecek. Türkiye’de mevcut olan iyi ve güçlü bir perakende sektörü, içinde bulunan çoğunluk için katkı vermeye devam edecektir, vermeli de ama alınmak da istenmesi kaydıyla.
İyilikler dilerim...