Altunbilekler her gün yeniden doğuyor!
Türkiye’de birçok zorlukla mücadele eden yerel perakende dinamikleri arasında kendinize güçlü bir yer edinmek oldukça zor. İyi bir vizyonla ve süreç yönetimiyle hem zorluklara kafa tutmak hem de bu süreçte büyümeye devam etmekse ayrı bir marifet. Altunbilekler, bu süreçlerden başarıyla çıkan perakendenin önemli temsilcilerinden. Bu süreçte ekibe liderlik yapan ve vizyon katan Altunbilekler’in Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Altunbilek, aynı zamanda sektörün en büyük çatı örgütü Türkiye Perakendeciler Federasyonu’nun da (TPF) Başkanı. Yani, sektörü en yakından tanıyan, bilen ve uzmanlaşan önemli bir sektör temsilcisi. Bizler de, sizler için hem Altunbilekler’i hem sektörü hem de gündemde yer alan önemli konuları Mustafa Bey’le konuştuk…
Röportaj: Onur Kaya
Türkiye perakendesinin en önemli temsilcilerinden Altunbilekler olarak 2017’nin ilk üç çeyreğini nasıl geçirdiniz? Beklentilerinize ve hedeflerinize ulaşabildiniz mi?
2017 ilk yarısında biraz iyileşme olmasına rağmen perakende sektörünün durağanlığı hala devam ediyor. Zorlu ekonomik şartlara rağmen Altunbilekler, mevcudu korumaya devam ederken bir yandan da yatırımlarını sürdürüyor. Hedeflerimize ulaşabilsek de beklentilerimiz ile hedeflerimizden fedakârlık ettiğimiz bir süreçten geçiyor perakende.
Perakendeci kimliğinizin yanı sıra perakendenin çatı örgütü TPF’nin başkanlığıyla özdeşleştiniz. Hem perakendeci hem başkan gözüyle baktığınızda sektörde kesinlikle hallolmalı dediğiniz unsurlar neler?
Sektörün toplam çalışan kalitesini arttırmak için gerekli adımların atılması perakende akademilerinin çoğalması, üniversitelerle iş birliklerinin arttırılması perakendeciliğin bir meslek olarak görülmesinin sağlanması açısından okullarda perakende ile ilgili bölümlerin çoğalması son derece önemli. Talepleri giderek artan müşteri sayısı ve rekabeti giderek yoğunlaşan perakende sektöründe, tedarik zinciri yönetiminin önemi ve karmaşıklığı katlanarak artmaktadır. Tedarik zincirinin tüm halkalarını ayrı ayrı incelediğimizde verimsiz süreçlerimiz olduğunu görüyoruz.Sektörde verimlilik için dağıtım zincirinin optimizasyonu şart. Tedarik zincirindeki karmaşıklığın yönetilmesi, tedarik zincirinin daha hızlı cevap vermesi için kaynakların daha verimli kullanılması gerekli. Bir diğer önemli husus ise haksız rekabetin önlenmesi diyebilirim.
Son dönemde özellikle Ankara özelinde “Gross” kavramı büyük ivme kaydetti. Sizler de Anka Gross markasıyla Başkent’e hizmet veriyorsunuz. Böyle bir ihtiyaç neden doğdu? Gross tarafında işler nasıl gidiyor?
Tüketicilerin ihtiyaçları ve beklentileri var, bizim de görevimiz bir perakendeci olarak bunları karşılamak. Bugün, tüketim kültüründe tüketici, ihtiyaçlarını karşılamak için birçok kanalı tercih ediyor. Bizler de süpermarket formatımızın yanı sıra bir format daha geliştirerek daha farklı alışveriş alışkanlığı olan tüketicilere de ulaşmak istedik. Ankara’da böyle bir tüketici topluluğu olduğunu biliyorduk ve bu ihtiyaca cevap vermek adına “Anka Gross” markasıyla alışveriş alışkanlığı farklı olan tüketicilere de ulaşmayı hedefledik. Ankaralılar “Anka Gross” u çok sevdi. Bizler hedeflerimiz doğrultusunda heyecanla yolumuza devam ediyoruz. 2018 yılında da e ticaret kanalıyla online alış veriş yapan tüketicilere ulaşmayı hedefliyoruz.
Son dönemlerde sıkça konuşulan bir kırmızı et indirimi konusu var. Genel tabloya bakılınca sanki yerel perakendenin pek de düşünülmediği bir süreç ortaya çıktı. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ya da bu sürecin yerellerin lehine olması için neler yapılmalıydı?
İmzaların sadece iki indirim market zinciri ile atılması, yerel zincirleri, küçük esnafı, kasapları hatta gıda perakendesindeki tüm oyuncuları daha da zora sokacağı kanaatindeyim. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın ucuz et konusunda bize destek olmasını bekliyoruz. Perakendeciler olarak önerimiz, indirim mağazalarına Et ve Süt Kurumu tarafından verilen etin bizlere de verilmesi. Eti, Bakanlığımızın öngördüğü şartlarda tüketicimizle buluşturmak istiyoruz. Bizim talebimiz bu, farklı bir şey istemiyoruz. Bizler de yıllardır perakendenin içindeyiz, katma değer üretiyoruz. Bizim “oraya verilsin, buraya verilmesin” diye bir düşüncemiz yok ama bizler de ayırt edilmeden bu işin içinde olmak istiyoruz. Vatandaşın ucuz et tüketebilmesi adına atılan adımlarda yerel yatırımcının, küçük esnafın düşünülmesi tek beklentimiz. Bizler alınan kararın gözden geçirilmesini istiyoruz.
Perakendenin geleceğinde ne var? Kimler neyi doğru yaparsa ayakta kalıp yollarına devam edebilecek?
Perakendenin geleceğinde maliyet kontrolü ve akıllı yatırımlar var. İşini ölçebilen, düzenli olarak değerlendirip, iş yapış şeklini sürekli gözden geçirenler ve verimlilik adına adım atan perakendecilerin ayakta kalacağını düşünüyorum. Değişen müşteri alışkanlıklarının nereye doğru değiştiğini iyi izlemek gerekiyor. Kulak verdiğimizde müşterilerimiz aslında bize ne yapmamız gerektiğini söylüyor. Dünya dijitalleşiyor. Yaptığımız işin dijital dönüşümü için gerekli adımları zamanında atmak da son derece önemli. Sektörün geleceği için bu şart.
“Taklit edilemeyen tek şey müşterilerimizle kurduğumuz ilişki.”
Altunbilekler olarak geleceğe nasıl hazırlanıyorsunuz? Önümüzdeki süreçte nasıl bir Altunbilekler göreceğiz?
Her şeyden önce, çalışanlarıyla fark yaratan bir Altunbilekler olma yolunda toplam çalışan kalitemizi arttırmak adına büyük gayretler gösteriyoruz. Çünkü inanıyoruz ki taklit edilemeyen tek şey müşterilerimizle kurduğumuz ilişki. Somut işlerle fark yaratmak giderek zorlaşıyor. Kalıcılığımız, çalışanlarımızın yetkinliği ve verimliliği ile doğru orantılı. Ekonomik koşullar ve zorlu rekabet şartları göz önüne alındığında bugün her şeyden daha çok dikkatli olmak zorundayız. Verimsiz mağazalarımızı kapatmaktan çekinmiyoruz. Mevcut mağazalarımızın verimliliğini arttırmak adına yenilemelere gidiyor, sonuçlarını alıyoruz. Müşteri ihtiyaçlarını daha iyi anlayan ve onlara özel çözümler sunma noktasında, müşteri ilişkileri yönetimine yatırım yaptık ve pazarlama satın alma ve satış stratejilerimizi bu doğrultuda oluşturmaya gayret ediyoruz. Güneşin her gün doğduğu gibi 365 gün mağazalarımızı aynı heyecanla açıyoruz ve her günü daha iyisi için çalışıyoruz.
Yerel zincir dendiğinde hala tüketici nezdinde bir kalitesiz algısı oluşabiliyor. Bu algıyı yıkmak için siz perakendecilere düşen görevler neler sizce?
Buna katılmam pek mümkün değil . Kalite görecelidir. Ben yerel perakendecilerimizin kalitesiz işler yapmak üzere yola çıktıklarını düşünmüyorum. Kurumsallaşma adına adım atan zincirlerimize ve marka değerini arttırmak için gayret ve çaba gösteren perakendecilere haksızlık olur düşüncesindeyim.
Yerellerden bir ulusal zincir nasıl çıkar? Ve böylesine zorlu süreçlerle uğraşan yereller ulusallaşmayı düşünüp ulusal olmak istiyor mu?
Ulusallaşmak fevkalade zor ve stratejik bir iştir. İşletmenin kapasitesi, insan kaynağı göz önünde bulundurularak ciddi bir planlama gerektirir. Ayrıca perakendecilerin hedefleri doğrultusunda atılacak bir adımdır. Her işletme bunu bir stratejik bir avantaj olarak görüp ulusal olmak isteyebilir. Genelleme yapmak doğru olmaz.